4 Kasım 2008 Salı

Esrarengiz Vadi - İnsan benzeri robotlar

Teknolojinin son ürünü robotların, 19. yüzyılın ortalarında doğmuş Freud'la ne ilgisi olur demeyin. Freud'un, kitabında bahsederek psikolojiye kazandırdığı "Esrarengiz/Das Unheimliche/The Uncanny" terimi bugün insansı robotlar ya da grafikler karşısında duyduğumuz gariplik ve rahatsızlık hissini anlatıyor. Bu rahatsızlık hissimiz "Esrarengiz Vadi" adı altında tanımlanıyor. Bu vadiyi açıklamak gerekirse şu grafikten faydalanabiliriz:


Burada insanın rahatsızlık duyduğu çeşitli "uyarıcı"ların etkileri görülebilir. Psikologlar tarafından iddia edilen tez ise şu: İnsanın algıladığı obje ne kadar insana benzerse ondan insansı duruş ve davranışlar bekleniyor, bu beklenti karşılanmayınca da 'bilişsel uyumsuzluk' denilen bir his oluşuyor.

Bilişsel uyumsuzluk, iki çelişen fikre aynı anda sahip olmak anlamına geliyor. Bunu ispatlamak için yapılan deneylerden biri de çocuklar üzerinde uygulanmış. Çocuk, bir odada oyuncaklarla yalnız bırakılıyor ve çok çekici olan bir oyuncakla oynaması yasaklanıyor. Bir grup çocuğa, eğer oyuncakla oynarlarsa çok sert ceza verileceği söyleniyor. Başka bir grup çocuğa ise hafif bir ceza verileceği söyleniyor.
Sonuç olarak çocuklar oyuncaklarla oynamıyor. Deney devam ediyor. Çocuklara artık istedikleri oyuncakla oynayabilecekleri söyleniyor. Ama hiçbir çocuk daha önce yasaklanan oyuncakla oynamıyor, artık yasak kalkmış olmasına rağmen... Çocukların kendilerini "Zaten o oyuncak o kadar da güzel değildi" diye ikna etmeye çalıştıkları gözlenmiş.
Kısaca bu ikilik hali, yani fikirlerin uyumsuz olması ve çatışması haline bu ad verilmiş.

Şimdi robotlara geri dönmek gerekirse... İnsansı bir robot gördüğümüzde, bizde de bir ikilik hali oluşmakta ve fikir çatışmasından dolayı gördüğümüzden rahatsız olmaktayız. Aslında bu korkunun işlenişini birçok roman ve filmde de görebiliriz.
En yenilerinden örnek vermek gerekirse, herkesin aşina olduğu Terminatör filmini ve şimdi ekranlarda gösterilen dizisini söyleyebiliriz. İnsanlığın sonunun insan-makina savaşları nedeniyle geleceği konusunu işleyen birçok edebiyat örneği de var. İlgilenenler Wikipedia'daki "List of Apocalyptic and Post-apocalyptic Fiction" başlığı altındaki insan-teknoloji savaşları bölümüne bakabilir.

Robot teknolojisi çok yeni değil aslında ve hayatın birçok yerinde kullanılıyor. Zaten bizi rahatsız eden de bu değil. Nasıl çamaşır makinası ile ilgili hiçbir sorun yaşamıyor, hatta icat edene teşekkür ediyorsak; endüstri robotları, animasyonlardaki sevimli robotlar- mesela Wall-e- ile de bir problemimiz yok.
Bahsettiğimiz olguyu şu videoyu izleyerek gözlemleyebiliriz, bakalım biz de düşüyor muyuz bu esrarengiz vadinin içine: http://technology.newscientist.com/channel/tech/robots/dn15055-mummy-that-robot-is-making-faces-at-me.html
Bunun dışında son yıllarda vizyona girmiş olan Beowulf ve Polar Express filmleri de bu açıdan olumsuz eleştiriler almış. Bu eleştirilerin sebebi bu filmlerdeki animasyon-görsel efektli karakterlerin insana çok benzemesi sonucu, insana benzemeyen özelliklerin ön plana çıkarak izleyiciyi rahatsız etmesi.

Robot korkusu Frankenstein korkusu olarak
da adlandırılıyormuş. Bu korku, bilimkurgu romanlarıyla tanınan bilimadamı Isaac Asimov/Исаак Озимов tarafından romanlarında konu edilmiş. Son olarak, sonradan değiştirmeler ve eklemeler yapılmış olsa da Asimov'un robotlar için belirlediği üç kural şunlar:

1. Bir robot, insana zarar veremez, ya da hiçbir harekette bulunmayarak bir insana zarar gelmesine neden olamaz.
2. Bir robot, insanlar tarafından verilen emirleri uygulamak zorundadır, bu emirler 1.kuralla çelişmediği sürece.
3. Bir robot kendi varlığını korumak zorundadır, bu koruma 1. veya 2. kuralla çelişmediği sürece.


(Konuyla ilgilenenler Wikipedia'da geniş kaynaklara ulaşabilir - cognitive dissonance, uncanny valley)



Hiç yorum yok: